11 Ekim 2011 Salı

Emr-i Vaki Bazen Faydalıdır.

Emr-i vaki hayatım boyunca nefret ettiğim şeylerden biridir. Bu da yetmiyormuş gibi hayatım boyunca emr-i vakiler zamanımın çoğunu katledip, bitmek tükenmek bilmeyen bir kâbusa çevirmiştir. Küçüklüğümden beri kimseye hayır diyememe sorunum yüzünden kapıldım bu zaman kayıplarına. Aslında çok da büyük kayıplar olmadı bunlar. Hatta bazıları hayat konusunda ders bile verdi sanırım bana farkında olmadan.
En belirgin ve yorucu olanı ise 2009 yılının yazında yaşadıklarımdı. Lisenin ikinci sınıfı bitmişti ve dolu dolu bir yaz tatiline hazırlamıştım kendimi. Fakat babamın benim için verdiği kararlardan haberim yoktu. Süreyyaplajındaki McDonald’s’ın müdürüyle görüşmüş benden bahsetmiş ve akşama doğru da beni aramıştı ve şu sözleri sarfetmişti.

‘’Bugün sahilyolundaki McDonald’s’ın restoran müdürüyle konuştum. Senden bahsettim. Çalışman için öngörüşme yaptım ve müdür de çok iyi bir adam çıktı. Yarın seni bekliyor ve seninle konuşup anlaşırsa orada çalışmaya başlayacaksın.’’

Yaşadığım şok ile birlikte ‘Aaaa tamam’ diyebildim sadece. Kıramazdım onu. Her zamanki gibi o anki adımı değil, bir sonraki adımı düşünen ben, böyle bir şey istemediğimi babama söylemek yerine onun bu hevesini kursağında bırakmamayı ve kabul etmeyi tercih etmiştim. Fakat gözümde canlanan senaryoyu ve içimdeki huzursuzluğu tarif edemem size. Ben McDonald’s’ta çalışmak istemiyordum ki. Ayrıca istemek bir yana napıcaktım orda. Bütün arkadaşlarım yazlığında memleketinde veya ne bileyim en azından İstanbul’da ve rahatlarken ben bir fast food dükkânında hiç hazır olmadığım bir ortama girecektim. Hem de bütün yaz boyunca.

Gözümü karartıp görüştüm müdürle. Anlaştık. Sanki ben çok istiyormuşum gibi kendimi iyi gösterip ‘her işi yaparım, çok enerjik biriyimdir ehehehe’’ tarzı bir imaj bile sergilemiştim. Eğitimlerimi alıp çalışmaya başlamıştım. Bazen kapanış vardiyasında çalışırdım. Saat 20’de başlayıp sabaha karşı 4 gibi çıkar eve gelirdim.

Ve bir şeyler fark etmeye başladım. Rahatlığın, uykunun, aile ortamının, arkadaş toplantılarının önemini anladım. Aslında hayat boyunca ne kadar kuralsız yaşadığımı fark ettim. Hizmet sektöründe çalışmanın hem de gıda bölümünün ne kadar ciddi ve sorumluluk isteyen bir iş olduğunu, insanlara bir şeyleri beğendirmenin, kabul ettirmenin ne kadar zor olduğunu o günlerde öğrendim. Hiçbiri olmasa bile birkaç el becerisi öğrenmiş oldum. Bir ürün ortaya çıkarabildiğimi fark ettim. Takdir edildim azar işittim aşağılandım. Hepsini aynı ortam içinde tadabildim. Taraflılıktan uzak bir ortamda.

Kısacası hamdım piştim. Şu anda babama içten içe kızsam da (koca yaz tatilimi yediği için) bir yandan da onun bu yaptığı bana hayat konusunda, iletişim konusunda büyük bir tecrübe kazandırdı. Velev ki ben o gün o teklifini reddetseydim ve başına buyruk bir tatil geçirseydim hem onu üzmüş olacaktım hem de bir işe girmek nasıl olur emek verip para kazanmanın değeri nedir vs gibi kavramlarla çok geç tanışacaktım. 16 yaşında kazandığım bu tecrübe hayatımda oldukça etkili oldu sanırım. En güzeli de çalışmayı bıraktığım o fast food dükkanına bir şeyler yemeye gittiğimde güler yüzle karşılandığımı ve iyi biri olarak hatırlandığımı görmek sanırım.  

EVRİM TEORİSİNE KANIT

Hala evrim teorisine inanmayanları görüyorum. Olayı sadece 'maymundan gelmişmişiz kasdhjahdjaf' kafasıyla incelerseniz zaten baştan ...