1 Şubat 2012 Çarşamba

BİR ÇINAR KAYBOLDU GÖZÜMÜN ÖNÜNDE...


Ben 6 yaşındaydım. 31 Ocak akşamıydı. Okula gitmiyordum sanırım o yıllar. Ama yine de erken yattım. Sabah kalktım erkenden. Televizyonu açtım. Herkesten önce ben kalkardım rahat rahat çizgi film izleyebilmek için. Ama bugün televizyon kanalları daha bi farklıydı. Her kanalda uzun saçlı bıyıklı adam... Klipleri... Röportajları. Ben bu adamı çok severdim. Adam Olacak Çocuk diye bir programı vardı katılmak isterdim. Adı daa şey neydi... BARIŞ.. evet Barış Manço.. Peki ben yıllardır bu adamın şarkılarıyla, kasetleriyle, klipleriyle eğlendiğim anlarda neden bu kadar sık yayınlanmıyordu. Bugün doğum günü müydü acaba?

Her neyse odama geçtim. Üşümüştüm. Yelek giydim üstüme. Acıktığımı hissettim annemi uyandırmak için yatak odasına girdim. Ve yıllar sonra bile asla aklımdan çıkmayacak şu diyaloğu yaşadık onunla..

Ben: Anneee!. Hadi kalk kahvaltı yapalım.
Annem: Arda!...
Ben: Efendim?
Annem: Barış Manço öldü bugün!..
Ben: Ne?
Annem: Evet..
Ben: Aaa..

Televizyonu yeniden açtım. Bu sefer göremediğim başka ayrıntıları gördüm ekranda. Seni unutmayacağız, Barış'ı kaybettik vs benzeri cümleler. İsyan edecektim ama daha 6 yaşındayım. Hayran olduğum bir şey ilk defa geri dönmeyecek bir yolculuğa çıkmıştı nasıl tepki verilir bilmiyordum. Annem kalktı yanıma geldi. O da televizyonu izlemeye başladı. Sanki dün gece o acı haberi öğrenen o değilmişcesine ağlamaya başladı. Ben de ağlamak istiyodum. Çünkü içimde o kadar büyük bir üzüntü vardı ki nasıl dışarı vuracağımı bilemiyordum. Ölümle ilk karşılaşmamdı.
İdrak etmem 3 gün sürdü. Akşam saatleriydi ve yine bir anahaber programında Barış Manço şarkıları çalıyordu. Birden gözlerim doldu. Daha önce çok ağlamıştım. Bisikletten düşmüştüm, topum patlamıştı, kafamı vurmuştum bir yerlere ve ağlamıştım o zamanlar. Ama bu bambaşka bi gözyaşıydı. Bi yerim acımıyordu. Bir şeye üzülmüştüm ve durduramıyordum kendimi. Bi anda bağıra bağıra ağlamaya başladım. İdrak etmiştim artık. Benim kahramanımdı o. Barış Çelebi derlerdi ona. Benim dilimi konuşurdu ama Dünya tanırdı onu. Hem de iyi tanırdı. Hiçbir kötülüğünü görmemiştim. Melekti o. Şu anda da meleklerin yanındaydı. Bu güzel bir şeydi.. Ama kötü olan bir şey vardı. Meleklerin yanına giden bir melek asla geri gelemezdi yanımıza. Nasıl olabilirdi. Kendime belirlediğim bir kahramanım vardı ve o da göçüp gitmişti. Ardında yüzleeerce şarkı bırakıp.

Bugün 13 yıl oldu bu duyguları yaşayalı. Bunlar hala taze. Yaşadığım ilk büyük acı hala aklımdan çıkmıyor. Ve her gün mutlaka onun sesini en az bir kere duymak zorunda hissediyorum kendimi. Bunu sanırım ondan başkası yapamazdı. Yapmasın da zaten. Barış Manço bir efsaneydi. O nesilden nesile anlatılacak bir masal kahramanı kadar hayali ama derin izler bırakacak kadar da gerçek bir kahramandı.

Selam Olsun

Arda Güzelkent

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

EVRİM TEORİSİNE KANIT

Hala evrim teorisine inanmayanları görüyorum. Olayı sadece 'maymundan gelmişmişiz kasdhjahdjaf' kafasıyla incelerseniz zaten baştan ...